Yokluğunu sevda eyledim kendime.
Yokluğuna üzülmüyorum gülüm.
Çünkü yokluğunu sevda eyledim kendime.
Hem de başım,
gözüm üstüne.
Aslında yalnızca yokluğun değil bana dokunan.
Gidişinle sevdamıza bulutlar çarptı yokluğunda.
Bir bilsen be gülüm,
bir bilsen.
Şimdi yokluğunda sana
o vurgun gözlerimi resme çizebilsem,
bir çizebilsem gülüm,
belki de sana anlatmak istediğimi
o resimdeki gözler
daha iyi anlatır kim bilir.
Ve şu sevdalı buluta sitem etmeden gözlerin
hele bir iste gülüm.
Bakalım düşer mi bu sevdalı bulut,
bu sahipsiz çöle,
bu üksüz toprağa,
bu çatık kaşlıkayaya,
bu üksüz avuçlara düşer mi bir damla gülüm,
düşer mi acaba?
Ve sen yokken gülüm,
tepemizde duran şu sevdalı bulut,
gözyaşlarımıza inat,
dokunacak mı avuçlarımıza?
Ve ardından gökkuşağını asacak mı şu sahipsiz ovamıza?
Sonra da
mendil satan çocuklarının alt saçlarını okşayacak mı?
Kelebekler konacak mı o naylon kaplı penceremize?
Ve solan gülümüzü öpecek mi gözyaşlarıyla?
Yaşayacak mı dağlarımız yeniden gülüm?
De sen, de sen, süslenecek mi yamaçları?
Kekikler katılacak mı bize en güzel kıyafetleriyle?
Kartallar inecek mi o dik kayaların törenlerine?
En güzel şarkılarıyla baharı çağıracaklar mı kırlangıçlar bize?
Özlemini duyduğumuz rüzgar yalnızlığımıza yasecek mi?
Ve her sabah öpecek mi alnımızdan bizi?
Öksüz sabahların eteğinde tutunacak yerimiz olacak mı be gülüm,
olacak mı?
Hele bir iste gülüm,
hele bir iste.
Yokluğunda şimdi ne sevdalar gizli kim bilir,
kim bilir gülüm?
Sen yeter ki iste gülüm.
Olursa olur,
olmasa da yokluğun başım gözüm üstüne.
Söyle gülüm, söyle.
Sevda mı bize uzakta,
yoksa biz mi sevdaya?
Yoksa sevda mı yok burada,
biz onu göremedik hala.
Ve ay neden yok bu akşam burada?
Kim küstürmüş de çekilmiş dağların ardına?
Ve kimin hıncını çıkarıyor bizden,
zifiri karanlığı üzerimize sağaraktan?
Söyle gülüm, söyle.
Lakin bilirim dayanamaz o dağlara.
Bilir ki dağlar borandır,
zemheri andır,
sert bir bakıştır,
yokluğun karşısıdır.
Söyle gülüm, söyle.
Yoksa karanlık mı bize hayır da biz anlamadık hala?
Ve neden güneş de yok ortada?
Durup dururken o da mı bize sırt çevirdi,
yoksa onu da mı küstürdüler?
Yoksa birilerini bastı gölgesine kirli ayaklarıyla gülüm.
Ve bundan mı acaba bize mesafeli?
Çekip gittiler şimdi ansızın,
güneş de ay da.