Yaramadı yaşam,
yaramadı sevda yükü
Şimdi paramparça düşüncelerin hedefsiz yolculuğunla bütün
kokusunu kaybetmiş bir Yasemin çiçeği.
Parıyordu ayaklarıyla
gece.
Intihara davet bir bunalımla daha ilk seydasında
ihanet ekin bir başına yokluyordu köprüyü.
Ne kadar
derine düşer insan atlayınca ölüme ne kadar düşünür insan
son verirken kendine bir an on sekiz yıl bir rüzgar gibi esip
geçecekti.
Bir an bir çocuk bütün anılarına gülüp geçti.
Ilk seyda,
ilk ihanet,
bu ilk kandırma,
bir an on sekiz yıl
fazla gelecekti yaşama.
Sonra bir beden köprüden aşağıya
bir mektup yazmalı,
bir mektup kalmalı en azından bir mektup
kısacık
tek satır altı cümle bir hoşça kal dostlara.
Elbiseleri
delen köprü üstü rüzgarı,
yetim köprü altı çocukları şahit
olacaklardı.
Sonra bir rüzgar kaptı şapkayı.
Dalgalandı
Yasemin'in gül saçları.
Sonra kulağı küpe şairin sözleri
geldi aklına.
Önce çırağı olacaksın yaşamın.
Bir harfe
kırk yıl köle bir ilye ölümüne çırağı olacaksın yaşamın.
Acısız dünya kabussuz rüya kusursuz sevda,
kansız kavga
olacaksın.
Ağlaya ağlaya ve sonunda
kardan yavaş yağmurdan
hızlı durgun dinlenen nehir uyandırmadan köprü altı yetim
çocukları korkutmadan köprüden aşağıya atıldı intihar notu.
Ustalığa bir adım da hatı verdi yaşamın çırağı.
Intiharı
vurdu bir güzel Yasemin kokutu.