Neden her şeyi içimde saklamalıyım?
Hep acılar mı bende kalmalı?
Oysa beraber sevmemiş miydik?
Neydi bu yaşadıklarımızın adı?
Neydi?
Yüreğimizi çiğnemedik ki.
Nereden geldik bu yol ayrımına?
Nasıl alt üst oldu her şey?
Bu nasıl bir fırtına?
Yüreği küçük olan
anı yakalayamazmış.
Gönül kırıcı yılanların
perde oğlu gerçeklere.
İşte bu yüzden tüm yalanlar sende,
gerçekler,
gerçeklerse bende kaldı.
Artık hiçbir şey söylemek gelmiyor içimden.
Ne sana
ne de bir başkasına.
Sevgimi de,
kırgınlığımı da kendi yüreğimde saklıyor.
Kendi yüreğimde.
Sevmek,
savaşta süpersiz kahraman olmakmış.
Şimdi kendimle savaşıyorum.
Hep itik duygularla, karanlıklarda,
yalanlar üzerine kurulu dünyanda,
kendimi yitirdim.
Sayende iki seven arasında yalan arar oldum.
Çok yordum,
çok yoruldum.
Görüyorum ki
seninle miadımız dolmuş,
üzgünüm.
Olur olmaz yalanlara
inandım sandım.
Oysa,
oysa ben seni sevdiğim için dayandım.
Artık anladım.
Seninle yaşadıklarımı
kadere bağladım.
Ve bu kötü rüyadan
geç de olsa uyandım.
Yürekten olanı sen kaybettin.
Kandırılan nasılsa alacaklıdır hayattan.
Küçüktür dünya,
sanıldığı gibi büyük değil.
Karşılaştırılmadığın zaman,
ve dökülün ne taşları,
toplatır, biler biler.
Gecikmiş gerçektir yaşadıkların.
İşte o an, yüzünü görmek istemeyeceğim andır.
Ağır kararlarım,
ağır kararlarım,
sil baştan.
Sil baştan.