Ezginin günlüğü,
komşunun çocuğundan ödünç istediğimiz orta atlası anımsatır bana.
Coğrafya ödevimize yardımcı olan o
kitabın sayfalarındaki haritalarda,
aradığımız dağı,
dereyi ya da denizi bulmamız için bize rehber olan komşu sevgisidir,
dostluktur.
Elimizde pusula olmasa da,
avucumuzda henüz soğumamış olan insan sıcağıdır yol gösteren,
dağları deviren, denizleri aşıran.
Sanat eserleri şairleri besler, büyütür.
Bir resim,
bir heykel ya da bir şarkı.
Ezginin günlüğünün dinlediğim her eseri yelkenlerime rüzgar oldu,
gecenin karanlığında deniz feneri gibi yolumu aydınlattı.
Şiirin kapı komşusu olan müziğin,
güler yüzlü komşusudur Ezginin günlüğü.
Sokağımızı dolduran,
genişleten şarkılar onun penceresinden taşmıştır.
Beyaz perdeleri bir duvak gibi salınır rüzgarda.
Işığında da hep çamura, toza, toprağa bulaşmış,
evi kirletmesin diye içeri alınmayan bir çocuk ayakkabısı vardır.
Ezginin günlüğünün kapağı ne renktir bilemem.
Çünkü bu günlük hiç kapanmamıştır.
Sürekli açıktır sayfaları.
Şunu söyleyebilirim yalnızca,
sayfalarından biri Asya,
öteki Avrupa kıtasıdır.
Tam ortasından da bir deniz akar gider.
Ezginin günlüğü İstanbul,
İstanbul Ezginin günlüğüdür.
Bu yüzden sayfaları çevirirken bir bakarsınız
ki yosun kokmaktadır parmaklarınız.
Neler dökülmez ki Ezginin günlüğünden hayatımıza.
Kurutulmuş, boynu bükük bir papatya,
vapur dumanı,
sevdiğimiz bir şairin fotoğrafı,
tırnağımızla düzelttiğimiz yaldızlı çikolata kağıdı.
O gün doğacak bir kız çocuğuna önerilen adı sevdiğimiz
için sakladığımız bir saatli marif takvimi yaprağı.
Yani hisse senetlerine karşı hissi senetler.
Dize gelmeyen şairlerin dizeleri dalga olur,
alır götürür bizi güzel kıyılara.
Ezginin günlüğünü dinledikçe uçan halılara,
define adasına,
Alaaddin'in sihirli lambasına,
deniz kızlarına daha çok inanıyorum.
Daha bir çok seviyorum hal sokağının çocuklarını Don Kişotu,
Şarlo'yu.
Teşekkür ederim Ezginin günlüğü.
Birbirinden güzel şarkıların için sana teşekkür ederim.
Sen olmasaydın hayatımızda pek çok şey eksik kalacaktı.